Türkiye 13 Yıl Sonra Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısında
Türkiye 13 Yıl Sonra Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısında
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi’nde gerçekleştirdiği konuşmasında ““İsrail ateşkesi kabul edip Gazze'ye engelsiz insani erişim sağlayana kadar ticareti yeniden başlatmayacağız” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi’nde gerçekleştirdiği konuşmasında ““İsrail ateşkesi kabul edip Gazze'ye engelsiz insani erişim sağlayana kadar ticareti yeniden başlatmayacağız” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenen Arap Ligi Dışişleri Bakanları Konseyi’ne katıldı. Konuşmasına Genel Sekreter Ahmed Aboul Gheit'e ve Arap Ligi'nin tüm üyelerine davet için teşekkür ederek başlayan Bakan Fidan, Moritanya Dışişleri Bakanı Mohamed Salem Ould Marzouk'a ve Yemen Dışişleri Bakanı Dr. Shayea Mohsen Al-Zindani'ye başkanlıkları için tebriklerini iletti.
Bugün tarihi bir sorumluluk anında bir araya gelindiğini söyleyen Bakan Fidan, “Uluslararası sistem, Filistin’de soykırımı engellemede başarısız kalmıştır. Zaman, onurumuzu savunmak için birlik ve dayanışma zamanıdır. Filistinlilerin, Arapların ve Müslümanların hayatlarının diğerlerinden daha az önemli olduğunu asla kabul edemeyiz. Gazze'deki kuşatma altındaki halkın benzeri görülmemiş şekilde topluca cezalandırılması artık giderek Batı Şeria'ya yayılıyor. İsrail, mevcut koşullardan yararlanıyor ve bölünmeleri istismar ediyor. Arap ülkeleri olsun, Müslüman ülkeler olsun, Filistinli gruplar olsun, saflarımızı sıkılaştırmalıyız. Ancak o zaman bu barbar savaş makinesini durdurabiliriz” dedi.
“Netanyahu'ya destek vermeye devam edenler, devam eden soykırımın da suç ortakları oluyorlar”
Türkiye’nin İsrail'e ticaret kısıtlamaları getirdiğini kaydeden Bakan Fidan, “İsrail ateşkesi kabul edip Gazze'ye engelsiz insani erişim sağlayana kadar ticareti yeniden başlatmayacağız. Ayrıca Güney Afrika tarafından başlatılan Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davaya müdahale beyanımızı sunduk. Bugün dökülen kan, İsrail’in önceki saldırılarının cezasız kalmasının doğrudan sonucudur. Bu sefer farklı olmak zorunda. Sorumlular, uluslararası mahkemelerde hesap vermeli. Bir hususun açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Netanyahu'ya destek vermeye devam edenler, devam eden soykırımın da suç ortakları oluyorlar. Onlar da hesap verecekler. Hepimiz, İsrail-Filistin ihtilafına adil bir çözüm bulunmadan kalıcı barışın tesis edilemeyeceğinin farkındayız. 1967 sınırları temelinde, başkenti Kudüs olan iki devletli çözüm hayata geçirilmeden İsrail’in de güvenliğini sağlaması söz konusu olamaz. Bu ancak yanılsamadan ibaret kalacaktır. Uluslararası hukuk yüksek sesle ve net bir şekilde hüküm vermiştir: İsrail'in işgali yasadışıdır. Onlarca yıllık işgal, baskı ve şiddet sona ermelidir.
İsrail, sahada yasadışı fiili durumlar oluşturarak cezasız kalamaz. Bu konuda son zamanlardaki bir diğer örnek, İsrail'in Kudüs'ün kimliğini değiştirme ve Harem-i Şerif’teki tarihi statükoyu ihlal etme yönündeki pervasız çabalarıdır. Yüzlerce radikal İsraillinin polis koruması altında Harem-i Şerif'e saldırması küstah bir provokasyondur. Bakanların bu tür provokasyonlara dahil olması, İsrail hükümetinin ahlaki çöküşünün derecesini göstermektedir. Herkes şunu bilmeli: Müslüman dünyası, Harem-i Şerif'in İslami kimliğini korumak için elinden geleni yapacaktır. Aynı ruhla, uluslararası topluma İsrail'in eylemlerini durdurması için baskı yapmak üzere ortak eylemimizi sürdüreceğiz”
“İnsanlar, hayatta kalmak için gerekli hizmetlere erişimden mahrum bırakılmaktadır”
Bakan Fidan, İİT-Arap Ligi Temas Grubu, bu ortak eylemin önemli bir boyutunu oluşturduğunu kaydederek açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Çatışmalarda sivilleri korumak ve kesintisiz ve yeterli insani yardım sağlamak yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani ve ahlaki bir sorumluluktur. İsrail, bu sorumluluklarını açıkça yerine getirmemektedir. İnsanlar, hayatta kalmak için gerekli hizmetlere erişimden mahrum bırakılmaktadır. Gerekli yardımı ulaştırmak için çok çalışıyoruz. Gazze'ye 60 bin tondan fazla insani yardım gönderdik. Biliyoruz ki birçoğunuz da aynısını yapıyorsunuz. Ancak, Gazze topraklarının tamamına güvenli, engelsiz ve kesintisiz insani yardım ulaştırılması hâlâ mümkün değil. Geçtiğimiz ay bu konuda farkındalık oluşturmak için Refah Sınır Kapısı'nı ziyaret ettim. Mısırlı dostlarımızın ne kadar sıkı ve iyi organize olmuş bir şekilde çalıştıklarına bizzat tanık oldum. Çabaları için bir kez daha teşekkür ediyorum”
“Türkiye, Arap dünyasına yaklaşımında samimidir”
Arap dünyasıyla yüzyıllardır süren yakın ilişkilere değinen Bakan Fidan, “Yan yana yaşıyoruz. Aynı sorunlardan etkileniyoruz. Benzer bakış açılarına sahibiz. İkili gündemlerimizi düzenli görüşmelerle ilerletiyoruz. Ticaret, enerji ve yatırımlarda işbirliğimizi artırıyoruz. Çok ciddi bir potansiyelimiz var. Turizmden ekonomiye, bağlantısallıktan teknoloji paylaşımına, savunma sanayine ve terörle mücadeleye kadar işbirliğimizin alanlarını genişletmeyi başardık. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret, Arap kardeşlerimizle gerçekleştirdiğimiz en son üst düzey görüşmeydi. Ayrıca, Cumhurbaşkanlarımızın eş başkanlığında 1. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nı gerçekleştirdik. Arap Ligi devletleriyle çalışmalarımız, ortak mekanizmakarımız sürüyor.
İşbirliği mekanizmalarımıza devam etmek ve bunları çoğaltmak durumundayız. Kaybedecek daha fazla zaman yok. Türk-Arap Ekonomi Forumu, Ekim ayında İstanbul'da 15. oturumunu gerçekleştirecek. Bu forum ekonomik bağlarımızı daha da geliştirmek ve yeni işbirliği yolları keşfetmek için başlıca araçlarımızdan biri. Mevcut mekanizmaları yenilemek ve daha da geliştirmek için istekliyiz, bunlar arasında Türk-Arap İşbirliği Forumu, Ekonomi, Ticaret ve Yatırım Bakanları İşbirliği Forumu, Türk-Arap Parlamentosu Diyaloğu yer alıyor. İleriye dönük bir vizyonla yeni mekanizmaları da birlikte geliştirebiliriz. Muazzam bir potansiyel var ve biz hazırız. Sadece aynı inancı paylaşmıyoruz. Tarihimiz, coğrafyamız, dostluk ve dayanışma bağlarımızla birbirimize bağlıyız. Ayrıca ortak bölgesel zorluklar ve tehditlerle karşı karşıyayız. Bölgenin sorunları ancak bölgenin aktörleri tarafından çözüme kavuşturulabilir. Bu nedenle uzun zamandır bölgesel sahiplenmeyi vurguladık.
Ancak Arap dünyasındaki ve Müslüman dünyasındaki bölünmeler, dış müdahalelere ve manipülasyona kapı açtı. Bunun devam etmesine izin veremeyiz. Bölgemizin içinden geçtiği bu çalkantılı dönemde, birlik içinde hareket etmemiz kritik önemi haiz. Türkiye, Arap dünyasına yaklaşımında samimidir ve gerekli siyasi iradeye sahiptir. Ortak bir stratejik vizyon formüle etmemiz gerekiyor. Bölgesel istikrar ve güvenlik için birlikte çalışmamız gerekiyor. Başka seçeneğimiz yok. Hepinizle ikili ve toplu halde çalışmaya ve Arap Ligi ile ortaklığımızı inşa etmeye hazırız. Birlikte daha iyi bir gelecek inşa etmek için gerekli gücümüz ve sorumluluğumuz bulunuyor” ifadelerini kullandı.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.